18 Temmuz 2010 Pazar

Litvanya'nın Beyaz Kilisesi

Çooook öncelerde bir tarihte başlayıp da bir türlü tamamlayamadığım bir yazıyı nihayet bitirmiş olmamın sevinciyle tekrar merhaba. Ve işte uzun bir süre beni bekleyen yazım...


Litvanya'nın Beyaz Kilisesi


Yurtdışında çok fazla gezmemiş olsamda, gittiğim heryerde, bulabildiğim tüm kiliselere girmiş biri olarak, şimdiye kadar gezdiğim kiliselerden beni en çok etkileyeni Vilnius'daki St Peter ve St Paul Kilisesi, benim değimimle Beyaz Kilise'dir diyebilirim. Okul hayatım boyunca en kötü derslerimden ikisi tarih ve coğrafya olmuştur. Nedendir bilinmez bu derslerle aram hiç iyi olmadı. Ne zaman büyüyüp gezmeye başladım, hem coğrafya hem de tarih bilgilerim gelişmeye başladı. Modern eğitim sistemindeki uygulamalı ya da yerinde eğitim kavramlarının ne kadar etkili olduğunun yürüyen bir örneğiyim sanırım.

Her ne kadar tarih bilgim gelişiyor da olsa size kiliselerin yapıları, tarzları hakkında bilgi vermem mümkün değil. Yine de benim gördüklerimin çoğunda ilk farkedilen özellik rengarenk ikonalarla kaplı duvarlardı. Benim favori kiliselerim arasına giren ve namı diğer "Beyaz Kilise" hariç.

Resimden de görüleceği gibi, dışardan bakınca kilise hiç de beyaz kiliseye benzemiyor değil mi? Biraz daha yaklaşıp kapının üst kısmına bakınca, az da olsa bir ipucu veriyor ama yine de içeriyi görmeden niye benim beyaz kilise dediğimi anlamak zor.Ve işte benim Beyaz Kilise'm...
Kilisenin içi yerel ve italyan sanatçılar tarafından yapılmış tamamen beyaz alçı desenlerle kaplı. Tavan ve duvarlarına 2000'in üzerinde dini hikaye işlenmiş. Kiliseyi bana gezdiren rehber sayesinde bu süslemelerin bir çoğu hakkındaki yorumları ve hikayeleri dinledim. Ne yazık ki aynı hikayeleri ikişer kere dinlemiş olmamama rağmen - aynı kiliseyi aynı rehberle iki kere gezdiğim için- çoğunu anlatacak kadar hatırlayamıyorum .

Ama rehberin özellikle vurguladığı birkaç süslemeden bahsedebilirim. Mesela aşağıdaki resimde göreceğiniz, varlıklı bir kadından yardım bekleyen sakat bir kişi betimlemesinin genellikle kiliselerde olmayan türden bir süsleme olduğunu öğrendim. Ben rehberimin yalancısıyım.

Ender görülen motiflere bir başka örnek ise aşağıdaki motifmiş. İlk bakışta çiçek ve yapraklardan oluşan bir süsleme gibi gözükse de dikkatli bakıldığında içinden kötülüğü simgeleyen ejderha figürleri ortaya çıkıyor.

Rehberimize göre bir diğer örnek ise yandaki öpüşen melekler; bu figür meleklerin cinsiyetsiz olduklarını vurguluyor.







Bunların haricinde kilisenin iki yanında sıra halinde bulunan kemerli geçişlerin üzerlerine bazı azizelerin ve önemli askerlerin figürleri yapılmış.










Tam kapıdan çıkarken ise ana kapının sağ tarafında, dünyadaki yaşamın sonunu simgeleyen azraili görüyorsunuz.
Son olarak biraz da kilisenin tarihinden bahsederek bugünkü yazımı bitiriyorum. Şu anki kilise ile aynı yerde yapılan ilk tahta kilisenin 1386'da Polonya kralı Jogaila'nın Litvanya'nın dinini Hıristiyanlığa çevirmesinden sonra yapıldığı sanılıyor. Daha sonra yapılan birkaç ahşap kilise de yangın, Rusya savaşı gibi sebeplerle yok olmuş. Kilisenin şimdiki halinin inşaatı 1668 yılında başlamış ve içindeki süslemeler daha sonradan yapılan bazı değişiklikler ve eklemelerle 1805 yılında şimdiki görüntüsünü almış.

3 yorum:

  1. Yaprakların dikkatli bakıldığında ejderha olması...Çok güzel betimlenmiş..Çok güzel gerçekten

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Fotoğraflarında ,anlatımında çok güzel.İnsan da hemen, gidip görme arzusu uyndırıyor.Gezi yazılarının çok önemli bir işlevidir ,bence bu yaptığın...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Yurdanur,

    Yorumun için teşekkürler. Kiliseyi gezdiren rehber bana bahsetmeden önce de dikkatimi çeken figürlerden biriydi o. Gerçekten ilginç bir betimleme. Bana hemen ying yangi hatırlattı. Onu da çok severim.

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails