16 Ocak 2010 Cumartesi

VietNam'dan Anılar - VietNam Seyahati ve SaiGon'daki İlk Günüm

3 aylık bir iş seyahati için VietNam'a gitmek üzere Nisan 2008'de İstanbul Atatürk havalimanından Malezya Havayolları ile yola çıktım. Yol toplamda 18 saat sürdü. Yaklaşık 4 saatlik bir uçak yolcuğundan sonra Dubai havaalanında yaklaşık 50 dk kadar bekledik. Uçağı temizlemek amacıyla tüm yolcuları dışarı çıkardıkları için havaalanında biraz dolaştım. Araplar gerçekten inanılmaz rahat ve bir o kadar da pis insanlar. Dubai havalimanı, insana sanki Avrupa'da bir havalimanındaymışsın hissini verecek kadar modern ve büyük bir havalimanı. Gelgelelim arap halkı için aynı şeyi söylemek mümkün değil. O güzelim havalimanında yerlerde yatanlardan, ayağını ovuşturanlara kadar ortalığa yayılmış, sanki evlerindelermiş gibi tuhaf hareketler yapan bir sürü arap vardı. Yerlerde oturuyorlar diye havalimanında oturacak banklar ve koltuklar olmadığı hissine kapılmayın sakın. Emin olun nerdeyse herkese yetecek kadar oturacak alan var.

KL Airport, Malaysia

Daha sonra 6 saat süren ikinci bir uçuşla Kuala Lumpur havalimanına indik. Orda da hiç tahmin etmediğim kadar modern, yeni ve büyük bir havalimanı ile karşılaştım. Terminaller arası ulaşım yine çok modern yapılmış hızlı trenlerle sağlanıyor. Havalimanını gördüğüm anda kafamda VietNam'dan dönüş yolculuğum sırasında bir kaç gün de Kuala Lumpur'da kalma fikri belirdi. Özellikle de yukarıdaki resimde yarı daire biçimindeki camdan dışarıdaki görkemli ağaçları görünce içimden "bekle Kuala Lumpur 3 ay sonra geliyorum" dedim.

KL Airport, Malaysia

Kuala Lumpur havaalanında beklerken VietNamda beni havaalanından kimsenin alamayacağını ve taksiye binmem gerektiğini öğrendim. Kendi başımın çaresine bakacaktım. Acaba taksiye ne kadar ödemeliyim diye düşündüysem de sabah çok erken saatleri olduğundan Vietnam'dan kimseye bu soruyu sorma şansım yoktu. Havalimanında 3 saat kadar bekledikten sonra son yolculuk için Ho Chi Minh City ye (eski SaiGon) giden uçağa bindim.

Tam iki saat sonra ise artık VietNam'daydım. Valizlerimi alarak havaalanından çıktım. Tam o sırada taksi ister misiniz diye soran ve bana doğru koşturarak gelen birisine evet deme gafletinde bulundum. Arabasına yaklaşınca hiçbir yerinde taksi yazmadığını farkettim ama iş işten geçmişti. Adam çoktan eşyalarımı arabaya yerleştirmişti bile. Ortalığı fazla da birbirine katmadan araban inmek istediğimi söyledim. Adam ısrarla onun da kayıtlı taksi olduğunu ve bir sorun olmadığı söyleyerek beni durdurdu. Ayrıca aynı hızla içeriye patronum dediği ikinci bir adamı da bindirdi. Sanırım biraz da donup kaldım ve ne yapacağımı bilemediğimden durumu kabullenmek zorunda kaldım. Elimdeki haritadan gittiğimiz yolları takip etmekten başka bir şey yapamadım. Sonuçta otelime sağ salim ulaştım ama sonradan 3 EUR luk olduğunu öğrendiğim mesafeye 30 EUR ödeyerek HCMC'deki ilk günümde ciddi şekilde kazıklanmış oldum.

HCMC, Vietnam

Otele girdiğimde önce yanlış yere geldiğimi zannettim. Otelin girişi otelden çok bir terziyi andırıyordu. Ön tarafta el yapımı elbiselerin satıldığı ve prova mankenleri ile dikiş makineleri olan bir kısım vardı. Odam için yukarı çıkarken bu durumun otelin diğer yerlerinde de farklı olmadığını gördüm. Top top kumaşlar, eski dikiş makineleri, eski makine ayaklarından yapılmış masalarla (hatta benim odamda da bir tane vardı) her taraf yarı terzi yarı otel görünümündeydi. Odam sevimli, küçük ve temiz görünüyordu. Ancak arkadan kapıyı kilitlemeye çalışınca kilitlenmediğini farkettim. Kapatma işlemi olarak sadece uyduruk bir kapı sürgüsü vardı ve sürgü çekildiğinde kapının kenarında hala bir parmak kalınlığında bir boşluk kalıyordu. Aşağıya inerek odamın kapısının kapanmadığını söyledim ve beni en üst katta başka bir odaya taşıdılar. En azından yeni odanın kapısı kilitlenebiliyordu ama yine de kendimi 3 yıldızlı bir otelde gibi hissetmediğimi söylemem gerek.

Hanoi, Vietnam

Oda krizini çözdükten sonra başka bir taksiye binerek ofise gittim. VietNam'da güzel bir özellik (en azından şehir merkezlerinde, özellikle de ticari binalarda) bütün binaların üzerinde açık adreslerini de görebiliyorsun. Bu yüzden geldiğim yerin yanlış olması imkansızdı ancak girdiğim bina da inşaat var gibiydi. Birinci kata çıkmam gerektiğini bildiğim halde girişteki metal merdivenleri, inşaat tozunu ve yalınayak inşaat işçilerini görünce nereye gideceğimi bilemedim. Bahçenin girişindeki bekçi kulübesine girerek oraya sordum ve gerçekten içinde inşaat işçileri olan binanın üst katına çıkmam gerektiğini öğrendim. Sonradan öğrendiğime göre tüm bina tadilata girmiş ve tadilat bölüm bölüm yapılıyormuş.

Ofise tam öğlen yemeği saatinde gittiğimden mutfakta beklemek zorunda kaldım. Bu arada mutfağa iki vietnamlı kız geldi. Ellerindeki naylon poşetlerin içindeki tuhaf otlar ve bakliyatlarla dolu sarımsı suları bardaklara boşaltarak içmeye başladılar. Oldukça tuhaf görünüyorlardı. Ama daha ilk günden fotoğraflarını çekmek istemedim. Sonuçta daha kızlarla tanışmamıştım bile.

Daha sonralarda ingiliz ev arkadaşım Hannah, bu tuhaf içeceklerin aslında tatlı yerine içildiklerini ve çok da güzel oldukları söyledi. Hannah'ın en sevdiği tatlılardandı. Böylece kafede oturduğumuz günlerden birinde aşağıdaki resmi çekme şansım oldu.


HCMC, Vietnam

4 yorum:

  1. Hımmm çok ilginç gerçekten, devamını merakla beklemekteyim...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Leylak Dalı,

    Üstünden nerdeyse 2 yıl geçtiği için hatırlamak da zorlansam da devamını yazmaya çalışacağım. Çünkü şimdiye kadar gittiğim yerler içerisinde beni en çok etkileyen Vietnam oldu. Tabi bunda orada 3-3,5 ay gibi bir süre yaşamış olmamın da etkisi var sanırım. :)

    YanıtlaSil
  3. merhaba, mart ayında vietnam'a 8 günlğüne gideceğim. yazınızı okudum ancak detay sorularım olacak:)yardımcı olursanız çok sevinirim.seyahatte tek olacağım için açıkçası biraz çekiniyorum.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Eylem,
    Sorularını yazarsan bildiğim kadarıyla cevaplamaya çalışırım.

    YanıtlaSil

Related Posts with Thumbnails